Sultan VI.Mehmed (Vahdeddin)
Babası: Sultan Abdülmecid
Annesi: Gülistü Kadın Efendi
Doğum Yeri: İstanbul (Dolmabahçe Sarayı)
Doğum Tarihi: 2 Şubat 1861
Vefat Tarihi: 16 Mayıs 1926
Saltanat Tarihi: 1918 – 1922
Saltanat Süresi: 4 Yıl
Kabrinin Bulunduğu Yer: Suriye (Şam)
İyi bir eğitim alarak yetişti, çok zeki, okuduğunu hemen kavrayıp, anlamlar çıkarır, meseleleri tahlil edebilirdi. Ağabeyi Mehmed Reşad gibi şehzadeliği döneminde, devlet yönetiminde padişah idaresini yakından görmüş, tecrübe sahibi olmuştu.
Sultan Vahdeddin, görev kendisine verildiğinde ne kadar ağır bir sorumluluk aldığını biliyordu. Atalarının yönettiğinden çok farklı bir duruma gelmiş bir devleti yönetecekti. Osmanlı ailesi, tek egemen güç olarak bu toprakları yönetmekle görevlendirilmişti. Onlar kendilerine verilen emaneti, tehdit ve tehlikelerden korumak, güvenlik stratejisine ulaşmak için gece gündüz, ay ve yıllarca mücadele etmişler, üç kıtaya yayılan bir İmparatorluk kurmuşlardı. Belki de tarihimizde 2 şehzade kardeş olarak en acı kaderi yaşamışlardı. Artık düşman uzaklarda değil, Anavatan’da, Anadolu coğrafyası içinde idi. Suriye’de Fransa, Irak’ta İngiltere komşumuz olmuştu. Bununla da yetinmemişler, Türkçülük hareketine karşı çeşitli bölgelerde yaşayan vatandaşlarımızı devlet aleyhine isyana teşvik etmişler, birçok toprağını savaşmadan, elde etmeyi başarmışlardı.
Vahdeddin, sadece bir şehrin sınırları içinde kalan toprakları yöneten adı “İstanbul Hükûmeti” olan bir devletin başı olmuştu. 10 Ağustos 1920 belgesinin imzalanması ile Anadolu’nun ortasında küçük bir coğrafî alanda Türklerin yaşamasına müsaade(?) edilmişti. Son padişah olarak etrafını çeviren düşmanlar yerine, yeni bir devlet kurmaya, yeni vatan oluşturmaya, ülkeye sahip çıkmaya çalışanlara, millî mücadeleye karşı olmak da O’nun en acı kaderi olmuştu. Millî mücadeleyi başlatanlar kazançlı olmuş, vatan kurtarılmış, bağımsız yeni bir devlet kurulmuş, artık O’na da yaşayacak bir toprak parçası kalmamış, çareyi kaçmakta bulmuştu.
Sultan Vahdeddin, orta boyda, ince yapılı, açık tenli ve biraz soluk yüzlü idi ve sakalı yoktu. Kendini iyi yetiştirmişti. Arapça, Farsça okur yazar, fıkıh ilmini çok iyi bilirdi. Çok nazik ve son derece saygılı ve sabırlı idi. Çok fazla konuşmaz, kendisine anlatılanları ise hiç söz kesmeden sonuna kadar dinlerdi. Evhamlı olması, yakın çevresinin etkisinde kalması, milletini tanımaması ve güvenmemesi en büyük zaafı olmuş ve sonunu hazırlamıştı.
Sultan VI.Mehmed Vahdeddin’in Tuğrası