Karca Bey Destanı
Eskilerde, yüzyıllar ötesinde Kafkas denilen büyük hanlıklar yurdunda, yaşardı bir kavim, beyleri başlarında. Birlik beraberlik içinde yaşarlardı. Ağıllara sığmaz koyunları. Her yılda birlikte yaptıkları toyları.
Kar, tipi ve boran dolu bir gece, Bey`in bir oğlu oldu, toy eterce. Karda doğan o çocuğa. Karça oğlan adı koydular. Bu isim, “kar gibi” anlamına geliyordu. Karca Bey, babasının kontrolünde, topluma örnek olacak bir kişi, bir lider olarak yetişmekteydi. Ama, ne yazık ki acı günler gelip çatmış, Moğol sürüleri bütün Kafkasya’yı talan etmeye başlamıştı.
Ovalara sığmayan Kara Moğol orduları geliyor. Koşuyorlar, saldırıyorlar sağa sola. Doğudan esen bir uğursuzluk fırtınası gibidir Moğol sürüleri. Halk, bu fırtına önünden kaçmaktadır bölük bölük. Karca Oğlan’ın bey babası güneşin doğduğu yöne dikmiş gözlerini. Halkına buyruk verir: “Haydi göçelim bu diyardan.” Tan yeri ağarmadan kalktılar yataklarından gözlerinde yas. Terk ettiler eski yurdu yürekleri sızlayarak. Önlerinde koyun sürüleri, yılkıları. Yol yürümekten takatsiz düştü kadınları, çocukları. Ne zorluklar, ne sıkıntılar çektiler o bitmez tükenmez yolculukta. Çok zayiat vermişlerdi, bitmiş tükenmişlerdi, Gün gelip de Kırım eline vardıklarında Bey dedi ki: “Artık burada durak verelim.”
Haftalarca, belki aylarca süren çileli yolculuk noktalanmış, Moğolların zulmünden kaçan Karaçaylılar, Kırım`da yerleşmeye, yaşamaya karar vermişlerdi. Kendilerine evler, ağıllar yaptılar. Ne var ki, burada da aradıkları huzuru bulamadılar. Onlar dağlardan gelmişti, yine yüksek dağların karlı tepelerine yollanmalıydılar:
Derken, bir gün bilge kişiler toplandı. Karar verdiler: “Yine yol göründü bize.”
O güzelim evler, büyük ağıllar geride bırakıldı. Beyleri başlarında, dağların göründüğü yerlere doğru göçe başladılar. Ne kadar sürdü bu yolculuk, kimse bilmez. Sonunda ulaştılar hayallerini süsleyen Kafkas Dağları’na. Karca Oğlan büyümüş, Karca Bey olmuştu. Onunla birlikte Tram, Navruz ve Adurhay adlı üç yiğit de Karaçayın beyleri idi. “Burada ömür boyu rahat yaşarız” diyorlardı. Ama, ovalardan gelen Kabartaylar, rahat bırakmadı onları. Sayıları azdı, güçleri yetmezdi Kabartaylara karşı koymaya. Köle gibi yaşamak da yakışmazdı onlara.
Karar verdiler: “Yine göç kalkacak. Karaçay halkı için daha emin bir yer bulunacak.”
Çaresiz, halk yine düştü yollara. Ulaştı yolları Kafkaslar`da Arhız denilen bir ovaya. “İşte şimdi bulduk! Burada gelişir, büyük millet oluruz” dediler. Hemen yeniden evler yapmaya, ağıllar kurmaya başladılar. Lakin, yine geldi Kabartay beylerinden dört elçi. Dediler: “Beylerimizin emridir, vereceksiniz bütün mallarınızı. Esir olarak götüreceğiz çocuklarınızı.”
Karca Bey öfkeli. Beylerini topladı, danıştı. Sonra, “Çare yok, gideceğiz” dedi. “Ama bir gün güçlenecek ve bize bu sıkıntıları verenlerden hesap soracağız”
Ve bir gün yine göç kalkar Karaçay obasından. Lakin öyle bir yere konarlar ki, veba hastalığı kol gezmekte. Nice binler bu hastalıktan öldü. Kalanlar, kendilerine emin bir yer bulmak için yollara düştü.
Derken, uzaktan Elbruz Dağları gözükür. Karaçaylıları büyüler “Mingi Tav” adını verdikleri Elbruz Dağları. Yalçın kayalıklar, karlı zirveler, geyikler ve binbir çeşit hayvanı ile dağların eteklerinde halı gibi serilen zümrüt ovalar.
Karca Bey, beylerle toplantı yapar. Halk bıkmış, usanmıştır göç kaldırmaktan. Karar çıkar oybirliği ile: “Karaçay halkı, artık hiçbir yere göç etmeyecek. Mingi Tav etrafında yerleşecek.” Yerleştiler. Herkes istediği yere evlerini yaptı, yurt tuttular. Bir zaman mutlu yaşadılar. Tasa yok, düşman korkusu yok, hastalık yok buralarda. Derken, Kabartay beylerinden Kazıybek çıktı geldi ordusuyla. Talan etti ortalığı, yaktı yıktı Karaçay`ı. Gençleri esir aldı. Mallarının hepsini önüne katıp götürdü.
Karca Bey`de artık sabır kalmamıştı. Dağları aşarak ulaştı Gürcü beylerine. Anlattı başlarından geçeni. Asker ve silah istedi. Dedi ki: “Gün bugün… Yardım edin bize…” Gürcü beyleri yardım etmeye karar verdi Karca Bey’e. Bir zaman sonra Karca Bey, güçlenen ordusuyla Kabartay`a girerek Kazıybek`in ordusunu büyük bir yenilgiye uğrattı. Karaçay`dan aldıkları bütün malları ve esirleri geri aldı. Sonra Kazıybek ile bir daha birbirleriyle savaşmamak, ömür boyu dost geçinmek için bir anlaşma yaptı.