Begil Oğlu Emren’in Destanı
Kam Gön oğlu Han Bayındır yerinden kalkmıştı. Ak otağını kara yerin üzerine diktirmişti. Alaca gölgeliği gök yüzüne yükselmişti. Bin yerde ipek halıcığı döşenmişti. İç Oğuz, Dış Oğuz beyleri toplanmıştı.
Dokuz Tümen Gürcistan’ın haracı geldi. Bir at, bir kılıç, bir çomak getirdiler. Bayındır Han çok müteessir oldu. Dedem Korkut geldi neşeli havalar çaldı, hanım niye müteessir oluyorsun dedi. Der: Nasıl müteessir olmayayım, her yıl altın akçe gelirdi, yiğide beye verirdik, hatırları hoş olurdu, şimdi bunu kime verelim ki hatırı hoş olsun dedi. Dede Korkut der: Hanım bunun üçünü de bir yiğide verelim dedi. Oğuz iline karakol olsun dedi. Han Bayındır kime verelim dedi. Sağına soluna baktı, kimse razı olmadı. Begil derlerdi bir yiğit var idi, ona baktı, der: Sen ne dersin? Begil razı oldu. Kalktı yeri öptü Dedem Korkut himmet kılıcını beline bağladı, çomağı omzuna koydu, yayı koluna geçirdi.
Koç aygırı çektirdi bu da bindi. Hasımını akrabasını ayırdı, evini çözdü, Oğuz’dan göç eyledi. Berdeye, Genceye varıp vatan tuttu. Dokuz Tümen Gürcistan ağzına varıp kondu, karakolluk eyledi. Yabancı, kafir gelse başını Oğuz’a armağan gönderirdi. Yılda bir kerre Bayındır Han’ın divanına varırdı.
Yine Bayındır Han’dan adam geldi acele gelesin diyerek. Sonra Begil geldi, peşkeşini çekti. Bayındır Han’ın elini öptü. Han da Begil’i misafir etti, güzel at, güzel kaftan, bol harçlık verdi. Üç gün de Begil’i av şikar etiyle misafir edelim beyler dedi. Av ilan ettiler.
Vakfa ki av hazırlığı oldu, kimi atını över, kimi kılıcını, kimi çekip ok atmasını över. Salur Kazan ne atını övdü, ne kendisini övdü, amma Begil’in hünerini söyledi.
Üç yüz altmış altı alp ava binse, kanlı geyik üzerine yürüyüş olsa, Begil ne yay kurardı, ne ok atardı, hemen yayı bileğinden çıkarırdı boğanın yabani geyiğin boynuna atardı, çekip durdururdu. Zayıf ise kulağını delerdi avda belli olsun diye, amma semiz olsa boğazlardı. Eğer beyler geyik avlasa, kulağı delik olsa, Begil sevincidir diye Begil’e gönderirlerdi.
Kazan Bey der: Bu hüner atın mıdır, erin midir? Hanım, erindir dediler. Han der: Yok, at işlemese er övünmez, hüner atındır dedi. Bu söz Begil’e hoş gelmedi. Begil der: Alplar içinde bizi kuskunumuzdan balçığa batırdın dedi. Bayındır Han’ın bahşişini önüne döktü, hana küstü, divandan çıktı. Atını çektiler, ela gözlü yiğitlerini alıp evine geldi.
Oğlancıkları karşı geldi, okşamadı. Ak yüzlü hatunu île konuşmadı. Hatun burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:
Der:
Altın tahtımın sahibi beyim yiğit
Göz açıp da gördüğüm
Gönül verim sevdiğim
Kalkıp yerinden doğrulu verdin
Ela gözlü yiğitlerini yanına aldın
Arku Beli Ala Dağdan geceleyin aştın
Akıntılı güzel sudan geceleyin geçtin
Ak alınlı Bayındır Hanın divanına geceleyin vardın
Ela gözlü beyler ile yedin içtin
Kavimli kavmi ile atıştı mı
Garip başın kavgada kaldı mı
Hani hanım altında güzel atın yok
Üstünde altın miğfer cübbesi yok
Ela gözlü beylerini! okşamazsın
Akça yüzlü güzelinle söyleşmezsin
Nedir halin
dedi. Begil söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:
Der:
Kalkıp yerimden doğrulu verdim
Yelesi kara cins atıma sıçrayıp bindim
Arku Beli Ala Dağdan geceleyin aştım
Ak alınlı Bayındırın divanına dört nala vardım
Ela gözlü beyler ile yedim içtim
Kavimliyi kavmi ile iyi gördüm
Hanımın nazarı bizden dönmüş gördüm
Eli günü terk ederek Dokuz Tümen Gürcistana gidelim
Oğuza asi oldum belli bilin
dedi. Hatun der: Yiğidim bey yiğidim, padişahlar Tanrı’nın gölgesidir, padişahına asi olanın işi rast gelmez, arı gönülde pas olsa şarap acar, sen gideli hanım çapraz yatan alaca dağların avlanmamıştır, ava bin gönlün açıtsın dedi. Begil baktı hatun kişinin aklı, sözü iyidir. Cins atını çektirip sıçradı bindi, ava gitti.
Av avlayarak gezerken önünden bir pareli geyik çıktı. Begil buna at sürdü. Boğanın ardından erişti, yay kirişini boynuna attı. Boğanın canı acımıştı, kendisini bir yüksek yerden attı. Begil atın gemini yenemedi, beraber uçtu. Sağ oyluğu kayaya dokundu kırıldı.
Begil kalktı, ağladı, der: Büyük oğlum, büyük kardeşim yok. Hemen okluğundan gez çıkarıp atının eyerinin arkasındaki kayışları çekti kopardı. Kaftanının altından ayağını sımsıkı sardı. Var kuvvetiyle atının yelesine düştü. Avcılardan ayrı, tülbendi boğazına geçti, yurdunun ucuna geldi.
Oğlancığı Emren Yiğit babasına karşı geldi. Gördü benzi sararmış, tülbendi boğazına geçmiş. Arkadaşlarını sorup oğlan burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:
Kalkıp yerinden doğrulu verdin
Yelesi kara cins atına sıçrayıp bindin
Çapraz yatan ala dağlar eteğine ava vardın
Kara elbiseli kafirlere rastladın mı
Ela gözlü yiğitlerini kırdırdın mı
Ağız dilden bir kaç kelime haber bana
Kara başım kurban olsun babam sana
dedi. Begil oğluna söylemiş, görelim hanım ne söylemiş :
Dedi:
Oğul oğul ay oğul
Kalkıp yerinden doğrulu verdim
Kara dağlar önüne ava bindim
Kara elbiseli kafirlere rastlamadım
Ela gözlü yiğitlerimi kırdırmadım
Sağdır esendir yiğitlerim oğul kaygılanma
Üç gündür keyfim yok oğul
At üzerinden beni tut döşeğime çıkar
dedi. Aslan yavrusu yine aslandır, babasını at üzerinden kavradı tuttu, yatağına çıkardı. Cübbesini üzerine bürüdü, kapısını örttü.
Beri yandan yiğit beyler gördüler ki av bozulmuş, her biri evli evine geldi.
Begil beş gün oldu divana çıkmadı. Ayağının kırıldığını kimseye söylemedi.
Bir gece yatağında acı acı inledi, ah etti. Hatunu dedi: Bey yiğidim, kalabalık düşman gelse dönmezdin, butuna alaca ok saplansa inlemezdin, insan koynunda yatan helallisine sırrını söylemez mi olur, nedir halin dedi Begil der: Güzelim attan düştüm, ayağım kırıldı dedi.
Kadın elini eline çaldı hizmetçiye söyledi. Hizmetçi çıkıp kapıcıya söyledi. Otuz iki dişten çıkan bütün yurda yayıldı, Begil attan düşmüş ayağı kırılmış diye. Meğer kafirin casusu var idi. Bu haberi işitip vardı Tekür’e haber verdi. Tekür der: Kalkarak yerinizden doğrulun, yattığı yerde Bey Begil’i tutun, ak ellerini pazusundan bağlayın, ansızın güzel basını kesin, alca kanını yer yüzüne dokun, etini gününü yağmalayın, kızını gelinini esir edin dedi.
Meğer Begil’in de orada casusu hazırdı. Begil’e haber gönderdi, der: Başınızın çaresine bakın, üzerinize düşman geliyor dedi. Begil yukarı baktı, gök ırak yer katı dedi. Oğlancığını yanına getirip söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:
Der:
Oğul oğul ay oğul
Karanlıklı gözlerimin aydını oğul
Güçlü belimin kuvveti oğul
Gör Ahir neler oldu
Neler koptu benim başıma
dedi.
Kalkıp oğul yerimden doğrulu verdim
Boynu kırılsın al aygıra sıçrayıp bindim
Av avlayıp kuş kuşlayıp gezer iken
Bunaldı sürçtü beni yere çaldı
Sağ oyluğum kırıldı
Benim kara başıma neler geldi
Kara kara dağlardan haber aşmış
Kanlı kanlı sulardan haber geçmiş
Demir Kapı Derbendinden haber varmış
Alaca atlı Şökli Melik müthiş pusu kurmuş
Pususundan kara dağlara duman düşmüş
Yattığı yerde Bey Begili futun demiş
Pazusundan ak ellerini bağlayın demiş
Kan alaca yurdunu yağmalayın demiş
Akça yüzlü kızını gelinini esir edin demiş
Kalkıp oğul yerinden doğrulu ver
Yelesi kara cins atına sıçrayıp bin
Çapraz yatan Ala Dağı geceleyin aş
Ak alınlı Bayındır Hanın divanına geceleyin var
Ağız dilden Bayındıra selam ver
Beyler beyi olan Kazanın elini öp
Ak sakallı babam darda de
Elbette ve elbette Kazan Bey bana yetişsin dedi de
Gelmez isen memleket bozulup harap olur
Kızım gelinim esir gitti belli bil
dedi. Burada oğlan babasına söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:
Der:
Baba ne söylüyorsun ne diyorsun
Bağrım ile yüreğimi ne dağlıyorsun
Kalkıp yerimden doğrulmam yok
Yelesi kara cins atıma binmem yok
Arku Beli Ala Dağı anlayarak aşmam yok
Ak alınlı Bayındırın divanına varmam yok
Kazan kimdir benim onun elini öpmem yok
Altındaki al aygırı bana ver
Kan terletip koşturayım senin için
Yapışı sağlam demir giyimini bana ver
Yen yakalar diktireyim senin için
Kara çelik öz kılıcını bana ver
Birdenbire başlar keseyim senin için
Kargı dalı mızrağını bana ver
Göğsünden er mızraklıyayım senin için
Ak tüylü delici okunu bana ver
Erden ere geçireyim senin için
Ela gözlü üç yüz yiğidini bana ver arkadaşlığa
Muhammed dini yoluna savaşayım senin çin
dedi. Begil der: Öleyim ağzın için oğul, belki de benim geçmiş günümü andırtmazsın dedi. Bre giyimimi getirin oğlum giysin, al aygırımı getirin oğlum binsin, memleket ürkmeden oğlum meydana varsın girsin dedi.
Oğlanı donattılar. Babası ile anası ile geldi görüştü, ellerini öptü. Üç yüz yiğidi yanına aldı, meydana vardı. Al aygır ne zaman düşman kokusunu alsa ayağını yere döverdi, tozu göğe çıkardı. Kafirler der: Bu at Begil’indir, biz kaçarız. Tekür der: Bre iyi bakın, bu gelen Begil ise sizden önce ben kaçarım dedi. Gözcü gözetledi, gördü ki at Begil’in Begil üzerinde değil, amma bir kuş kadar
oğlandır. Gelip teküre haber verdi, der: At, giyim kuşam ve miğfer Begil’in, Begil içinde değil dedi. Tekür der: Yüz adam seçilin, tarraka çatlasın oğlanı korkutun, oğlan kuş yürekli olur, meydanı bırakır kaçar dedi.
Yüz kafir seçilip oğlanın üzerine gelmiş, oğlana kafir söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:
Der:
Oğlan oğlan ey oğlan
Haramzade oğlan
Altında al aygırı zayıf oğlan
Kara çelik öz kılıcı çentik oğlan
Elindeki mızrağı kırık oğlan
Ak kirişli yayı kısa oğlan
Okluğunda doksan oku seyrek oğlan
Yanındaki arkadaşları çıplak oğlan
Karanlıklı gözleri fersiz oğlan
Şökli Melik şana müthiş pusu kurdu
Meydandaki şu oğlanı tutun
Pazusundan ak ellerini bağlayın
Birdenbire güzel başını kesin
Alca kanını yer yüzüne dökün dedi
Ak sakallı baban var ise ağlatma
Ak bürçekli anan var ise sızlatma
Yalnız yiğit alp olmaz
Yavşan dibi berk olmaz
Belası gelmiş kavat oğlu kavat
Çekilip dön buradan
dedi. Oğlan da burada söylemiş, görelim ne söylemiş:
Der:
Herze merze söyleme bre itir kafir
Altımda al aygırımı ne beğenmezsin
Seni gördü oynar
Üstümdeki demir giyimim omuzumu kısar
Kara çelik öz kılıcım kınını doğrar
Kargı dalı mızrağımı ne beğenmezsin
Göğsünü delip göğe fırlar
Akça kirişli katı yayım zarı zarı inler
Oklukta okum yatağını deler
Yanımda yiğitlerim savaş üüer
Alp ere korku vermek ayıp otur
Beri gel bre kafir savaşalım
dedi. Kafir der: Oğuz’un arsızı Türkmen’in delisine benzer, bak hele şuna dedi.
Tekür der: Varın sorun oğlan Begil’in nesidir dedi, Kafir gelip oğlana söylemiş, görelim nasıl söylemiş :
Der:
Altındaki al aygırı biliriz Begilindir Begil hani
Kara çelik öz kılıcın Begilindir Begil hani
Üstündeki demir giyimin Begilindir Begil hani
Yanındaki yiğitler Begilindir Begil hani
Eğer Begil burda imişse
Geceye kadar cenk edeydik
Akça kirişli katı yaylar çekişeydik
Ak tüylü delici oklar atışaydık
Sen Begilin nesisin oğlan söyle bize
dedi. Begil oğlu burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:
Der:
Bre kafir sen beni bilmez misin
Ak alınlı Bayındır Han’ın beyler beyisi Solur Kazan, kardeşi Kara Göne, Dönebilmez Dülek Evrren, Düzen oğlu Alp Rüstem, boz atlı Beyrek, Bey Begil’in evinde içiyorlardı, senden casus geldi adındaki al aygıra Begil beni bindirdi, kara çelik öz kılıcını kuvvet verdi, kargı dalı mızrağını himmet verdi, yanındaki üç yüz yiğidini bana arkadaşlığa verdi, ben Begil’n oğluyum bre kafir, beri gel dövüşelim dedi. Kafir Tekür der: Dayan bre kavat oğlu, ben sana varayım dedi.
Altı kanatlı gürzünü ele aldı, oğlanı üzerine sürdü. Oğlan kalkanını gürze karşı tuttu. Yukarıdan aşağı kafir oğlana müthiş vurdu. Kalkanını ufattı, miğferini ezdi, göz kapaklarını sıyırdı, oğlanı yenemedi. Gürz ite dövüştüler, kara çelik öz kılıçla çekiştiler, sere serpe meydanda kılıçlaştılar, omuzları doğrandı, kılıçları utandı, birbirini yenemediler Kargı daha mızraklarla kırıştılar, meydanda boğa gibi süsüştüler, göğüsleri delindi, mızrakları kırıldı, birbirini yenemedler. At üzerinden ikisi kapıştılar, çekiştiler. Kafirin gücü ziyade, oğlan perişan oldu. Allah Teala’ya yalvarıp söylemiş, görelim nasıl söylemiş:
Der:
Yücelerden yücesin yüce Tanrı
Kimse bilmez nicesin güzel Tanrı
Sen Ademe taç giydirdin
Şeytana lanet kıldın
Bir suçtan ötürü dergahtan sürdün
İbrahimi tutturdun
Hanım deriye sardın
Kaldırıp ötece attırdın
Ateşi gülistan kıldın
Birliğine sığındım
Aziz Allah hocam bana medet
dedi. Kafir der: Oğlan yenildinse Tanrı’na mı yalvarıyorsun, senin bir Tanrın var ise benim yetmiş iki puthanem var dedi. Oğlan der:
Ya asi mel’un, sen putlarına yalvarıyorsan ben alemleri yoktan var eden Allah’ıma sığındım dedi.
Hak Teala Cebrail’e buyurdu ki: Ya Cebrail, var, şu kuluma kırk er kadar kuvvet verdim dedi. Oğlan kafiri kaldırdı yere vurdu. Burnundan kanı düdük gibi fışkırdı. Sıçrayıp şahin gibi kafirin boğazını eline aldı. Kafir der: Yiğit aman, sizin dine ne derler, dinine girdim dedi. Parmak kaldırıp, şehadet getirip müslüman oldu. Geri kalan kafirler bilip, meydanı bırakıp kaçtı.
Akıncılar kafirin elini gününü vurup kızını gelinini esir ettiler. Oğlan babasına müjdeci gönderdi. hasmımı yendim dedi.
Ak sakallı babası karşı geldi. Oğlunun boynunu kucakladı. Dönüp evlerine geldiler.
Karşı yatan kara dağdan oğlana yaylak verdi. Kara koçu koşucu attan tavla verdi. Akça yüzlü oğluna akça koyun şölenlik verdi. Ela gözlü oğluna al duvaklı gelin aldı. Ak alınlı Bayındır Han’a hisse çıkardı.
Oğlunu aldı Bayındır Han’ın divanına vardı. El öptü. Padişah Kazan oğlu Uruz’un sağ yanında ona yer gösterdi. Cübbe, çuha, sırmalı elbise giydirdi. Dedem Korkut gelip neşeli havalar çaldı, bu Oğuznameyi düzdü koştu, Begil oğlu Emre’nin olsun dedi. Gaziler başına ne geldiğini söyledi.
Dua edeyim hanım: Yerli kara dağların yıkılmasın. Gölgeli koca ağacın kesilmesin. Allah’ın verdiği ümidin kesilmesin. Günahınızı adı güzel Muhammed’e bağışlasın hanım hey!…