Ege Adalarında Türk Egemenliği

Ege Denizi’ndeki toplam ada, adacık ve kayalık sayısının T.C. Dz.K.K. Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı’nın yaptığı çalışmalara göre 1800 civarında olduğu ortaya çıkmaktadır. Ege Adaları’nı jeopolitik ve stratejik önemleri dikkate alındığında 5 grupta incelemek mümkündür :

Boğazönü Adaları
Saruhan Adaları
Menteşe Adaları
Kuzey Sporat Adaları
Kiklat Adaları

Türkiye açısından jeopolitik ve stratejik önemi olan ve Anadolu’yu kuzeyden güneye bir dizi halinde kapatan Boğazönü, Saruhan ve Menteşe Adaları’ndan oluşan üçlü gruba Doğu Ege Adaları da denmektedir. Ege’nin batısında yer alan Kuzey Sporat ve Kiklat Adaları ile Girit Adası Türkiye ile Yunanistan arasında hiçbir egemenlik anlaşmazlığa yol açmamaktadır.

1) Boğazönü Adaları

Boğazlar sisteminin bir parçası olan ve Çanakkale Boğazı’na ulaşan deniz yollarını kontrol eden bu adalar; Semadirek, Limni, Bozbaba (Evstratios), Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan Adaları’dır. Çanakkale Boğazı’nın savunmasında büyük rol oynayan bu adalardan Limni, 1915 Çanakkale Savaşları sırasında üs olarak kullanılmış ve Çanakkale Boğazı için potansiyel bir tehdit bölgesi olduğunu kanıtlamıştır.

2) Saruhan Adaları

Doğu Sporat Adaları olarak da bilinen bu adalar Midilli, Sakız, Koyun Adaları, İpsara, Antiipsara, Sisam, Ahikerya, Hurşit ve Fornoz adalarından oluşmaktadır. Bu adalar, coğrafya eserlerinde Doğu Ege Adaları olarak geçer.

Saruhan Adaları Anadolu’nun Ege kıyılarının büyük bir bölümünü çevrelemekte olup Anadolu’ya giriş istikametlerinin karşısında yer almaktadırlar. Anadolu’nun savunmasında ileri karakol durumundadırlar. Anadolu’ya yapılacak taarruzda ise, sıçrama tahtası rolünü oynarlar.

3) Menteşe Adaları

Kuzey güney istikametindeki deniz yollarını kontrol altında bulunduran bu adalar da Anadolu’nun savunmasında ileri karakol, Anadolu’ya yapılacak saldırılarda ise sıçrama tahtası konumundadırlar. Yunanlıların Balkan Savaşları öncesinde ‘Dodeca-nissas’ ( Oniki ada ), bir kısım batılı yazarların Güney Sporat Adaları ismini verdikleri bu bölgede yirmiden fazla ada ile bunlara bağlı çok sayıda adacık ve kayalık bulunmaktadır. Menteşe Adaları bölgesindeki belli başlı adalar : Eşek Adası, Nergisçik, Batnoz, Lipso, Bulamaç, Leryoz, Kilimli veya Lelemez, Kalolimnoz, Keçi Adası, Rodos, Kerpe, Çoban Adası, İstanbulya ve Ardacık adalarıdır. Meis ise Yunanlıların iddia ettikleri gibi Menteşe Adaları bölgesinde bulunan bir Ege Adası olmayıp Akdeniz adasıdır.
Ege Adalarında Türk Egemenliği Dönemi

Ege adaları Bizans İmparatorluğu döneminde İtalyan devletleriyle Bizans arasında sık sık el değiştirmekteydi. Saint-Jean şövalyeleri 1309’da Menteşe Adaları’nı ele geçirerek, burada yeni bir tarikat devleti kurmuşlardı. Venedikliler de Arnavutluk ve Mora sahillerinde ve bu sahillere yakın adalarda pek çok koloniler oluşturmuşlardı. Venedik Cumhuriyeti’nin asıl amacı doğu ticaret yollarını kendi kontrolü altında tutmaktı. Bazı adalar da Cenevizlilerin kolonisi durumundaydı. Ege Denizi’nde Bizans İmparatorluğu ile İtalyan devletleri arasında kurulmuş olan siyasi denge, Türklerin ortaya çıkmasıyla birlikte bozuldu.

Batı Anadolu’da egemenlik kuran Türk Beylikleri, Anadolu’nun tabii uzantısı sayılan adalara sık sık akınlar düzenlemeye başladılar. İzmir’i beyliğinin merkezi yapan meşhur Türk denizcisi Çaka Bey, Midilli ve Sakız’da egemenlik kurdu. Ancak ölümünden sonra beyliği dağılınca, bu egemenlik sona erdi. Adalara sahip olmak için güçlü bir donanmaya ihtiyaç vardı. Bu yüzden Türk deniz gücünün oluşmasına kadar adalarda sürekli bir egemenlik kurulamadı. Muğla ve civarında beyliklerini kuran Menteşeoğulları bir ara Rodos’u ele geçirdilerse de, uzu süre egemenlik kuramadılar.

Osmanlı İmparatorluğu Ege sahillerini ele geçirdikten sonra yalnız sahildeki Foça tuz madenleri Cenevizlilerin elinde bulunuyordu. Sahillere yakın olan Taşoz, Semadirek, Gökçeada, Limni, Midilli, Sakız ve Sissam gibi belli başlı adalar Cenevizlilerin, İstanköy ve diğer bazı adalar ise Rodos şövalyelerinin elinde bulunuyordu. Osmanlı donanması henüz Akdeniz’de üstünlüğü elde edecek durumda değildi. Buna karşılık Venedik, Ceneviz, Napoli ve Papa donanmalarıyla adaların donanmaları hem sayı hem de Denizcilik bakımından ileri durumdaydılar. Bundan dolayı Osmanlı İmparatorluğu hem sahillerini korumak hem de Türk ticaret gemileriyle limanlarını emniyet altında tutmak için bu adaların beyleriyle antlaşmalar yapmıştı. Antlaşmalara göre zaten Osmanlıların egemenliğini kabul ederek her yıl muayyen bir vergi vermekte olan bu beyler, Osmanlı sahillerinin güvenliğini korumakla da görevlendirilmişlerdi.

İstanbul’un fethinden sonra adalar halkı büyük bir paniğe kapıldı. Taşoz, Gökçeada, Limni ve Midilli adları halkının büyük bir bölümü başka yerlere göç ettiler. Rodos şövalyeleri de Osmanlı Hükümetine müracaat ederek, diğer adalar halkıyla olduğu gibi, Anadolu sahil şehirleriyle mütekabiliyet esasına göre ticaret yapmak istediklerini bildirdiler. Hükümet adı geçen adalar halkının kendisine vergi verir olduklarını Rodos halkının da kendisine vergi vermesini teklif etti. Şövalyeler de manen Papa’ya tabi olduklarını, hiçbir devlete vergi vermediklerini ve ancak hediye gönderebileceklerini cevaben bildirdi. Bunun üzerine Rodos üzerine Osmanlı nüfusu altındaki adalar halkına gözdağı vermek açısından başarılı olsa da sonucu başarısız olan bir sefer düzenledi.

Osmanlıların bu harekatı, Papa’nın Türkler aleyhine haçlı ordusu toplamasına neden oldu. Papa hazırlık yaparken Osmanlı donanması da Taşoz, Semadirek ve Limni’yi ele geçirdi. Papa donanması Rodos, Sakız ve Midilli’ye uğradıktan sonra Osmanlıların daha yeni fethettikleri Limni’yi geri aldı. Semadirek ve Taşos adlarını da ele geçiren Kardinal bu adalar asker yerleştirdikten sonra Rodos’a ve oradan da İtalya’ya döndü. Papa donanmasının dönmesinden sonra Türk donanması Ege’ye çıkarak önce Limni’yi sonra da diğer iki adayı geri aldı. Ege adlarının fethine dfevam edilerek Midilli fethedildi. İki buçuk asırdır Venediklilerin elinde bulunan Eğriboz ve Şıra Adaları ile çevredeki adalar da Osmanlı topraklarına katıldı.

Fatih döneminde fethedilmeye çalışılan Rodos’u alan Kanuni adada 213 yıllık şövalye devrini kapamış oldu. Rodos’la birlikte Herke, İlyaki, Sömbeki, İncirli, İstanköy ve Leryoz adaları da fethedildi. Rodos’un fethinden 16 yıl sonra Barbaros Hayrettin Paşa Kerpe ve Kaşot adalarını da Osmanlı topraklarına kattı. Rodos Girit’e karşı girişilen savaşta önemli bir üs oldu. Girit Adası’nın da Osmanlı topraklarına dahil edilmesiyle Ege Denizi bir Osmanlı iç denizi haline gelmiş oldu.

Bir Cevap Yazın